31 Mayıs 2010 Pazartesi

karanlık düşünceler sığınağı


çok zor lan!valla beceremezsiniz benim gibi yaşamayı.benim kadar mutlu olmanız da zor.hiç kolay değil tatminkarlık.aç köpekler gibi oraya buraya saldırmayı düşünmemek her insanın gelebileceği bir mevkkii değil.çok uğraştım bu noktayta gelebilmek içinç.özgürleşmek için çok çok ama bir o kadar da çok uğraştım.ne güzel oturuyorum şimdşi.kafama göre yazıyorum.şöyle şekilli olsun böyle romantik olsun ya da okuyana kosun gibi dertlerim yok.bir otelde çalışıyorum ben.bir resepsiyonist.bir bakıma bir eve gelen misafirleri karşılayan kişiyim.hoşgeldiniz derim.eve buyur ederim.misafirlerin isteklerine göre ihtiyaçlarına göre odalar veririm.gece çalışmayı severim ben.gece otelin tek yetkilisi ben olurum.gündüz otel müdürü ne kadar yetkiliyse gece de aynı şekilde benim yetkim vardır.sorumluluğum büyüktür.yıllardır bu işi, yapıyorum,yıllardır insanlarla uğraşıyorum.insanoğlu derdi bitmez,isteği bitmez,nazı çoktur.ne laftan anlar ne de kurallardan.para vermiştir bir kere ve kral gibi hizmet bekler.içki siparişi hemen odasına gelsin ister,bazen benden kadın bile istedikleri olur.ot isteyen olur,prezervatif isteyen olur,traş bıçağı isteyen olur,diş macunu isteyen olur,sigarası biter almamıştır gelirken fazla ,ben bulamayınca bana kızar.mecbur muyum aq senin sigara derdinle uğraşmaya?otele geliyorsun al iki üç paket tedbirli davran!insanoğlu böyledir düşüncesizce hareket eder hep.sonra da çocuklar gibi ağlayıp ortalığı telaşa sokar.neler gördüm neler,insanlardan tiksinti duymam için yeterince sebebim var.onlar gibi olmayayım dedim,ben düğzgün biri olayım,yazdıklarım boktan olsun ama davranışilarım düzgün olsun dedim.gittiğim yerde küfür etmesinler ardımdan.ben çok küfür ettim müşterilere çok dalga geçtim alay ettim,hatta yüzlerine karşı dayanamayıp laf sokmuşluğum bozup otelden kaçırdığım insan sayısı çoktur.fazla sakin kalamıyorum yani sakinliğimin bozulmasına karşı sakin duramıyorum.sinirlerimi bozan bişi,biri oldu mu saldırıya geçiyorum.agresifim biraz.hayır aq biraz sakin olsalar panik yapmasalar her işlerini hallederim.gereksiz yere ortamı geriyorlar ve ben inadına yapmıyorum yapacağım şeyi.bir müşteriye kıl kaptıysam kolay kolay istekleri yerine gelmez.otelde kalıyorsun.resepsiyonist demek otelin tanrısı.burada benim sözüm geçer.istersem sabaha kadar senin kıçını dondurabilirim.rahat uyku uyuyamazsın.klimanın kontrolü benim elimde.yaparım yani.hiç acımam.
otele kimler gelir:
ipini koparan gelir.yani her türlü sürprize hazırlıklı olmamız gerekiyor.çok absürd sıradışı insanlarla karşılaşma olasılığı mevcut.bu insanları hemen anali,z etmek ve suyuna göre hareket etmek zorundayız yoksa kontrol edilemezler ve otelin dengesini bozup,diğer müşterilerin rahatını kaçırırlar.sarhoşlar ya da kafası güzeller derneğinin üyeleriyle uğraşmak en zorudur.dövsen dövülmez(müşteri velinimet)sövsen sövülmez(bıçak,mıçak çeker)artık zamanla onları tanıyıp inceleyip nasıl kontrol edilmeleri gerektiğini çok iyi öğrenmiş bulunuyorum.artık sinirlerimi yıpratamıyorlar.bir keresinde adamın biri beni öldürmeye kalktı,silahla.sebep oda yok demem.otelde harbiden oda yoktu.sen bana nasıl oda yok dersin?nasıl bir oda ayarlayamazsın diye sinirlendi bu.ben de bu arada ağzımdan bir küfür kaçırmış olabilirim tam hatırlamıyorum ama öyle demiş ertesi gün müdüre.bana küfretti demiş.aq küfrettiysek silah çekmek mi lazım?karşılarında bir insan olduğunu unutuyor bazıları ve çalışma şartlarımızı bilmiyorlar.uzun süreli çalışıyoruz,az para kazanıyoruz,fazla tatil yapamıyoruz,arzularımız gerçekleşemiyor,istediğimiz konsere gidemiyoruz,haftasonu dışarı çıkamıyoruz,bayramda çalış,yılbaşında çalış.e tabi gerginlik olması doğal.
bizim dünyamız otel ve otel çevresinden ibaret.bu çevrede ne bulursak sikeriz.ben sadece kadınlara saldırıyorum.bazı otel çalışanlarının durumu çok daha kötü.onlar erkeklere de saldırıyorlar.neyse ki zor kullanmamız gerekmiyor.otellere yurtdışından oldukça ateşli insanlar düşüyor.Düşmek fiilinin buradaki kullanımı beni yıllarca güldürmüştür.
-Nerede çalışıyorsun?
-Otelde çalışıyorum.
-Düşüyor mu?Düşüyordur,düşüyordur.Keyfin iyidir senin.
-Pardon ne düşüyor mu?
Bazı erkekler kadınları düşürmeye çalışırlar.Ağlarına düşürmek yani.Bu bir zafer anlamına gelir onlar için.Ben pek düşürmeye çalışmam.Daha çok düşmeye çalışırım.Bir kadının beni düşürmesi için türlü türlü taktikler geliştirmişimdir.öNce biraz ilgi gösteririm,gece sikmek istediğimi açıkça belli ederim.sonra da hiçbişi olmamış gibi gayet cool davranmaya başlarım.kadının aklı karışır.ilk geceyi beni düşünerek ve yalnız geçirir.Bazen bu yalnızlıklar tatilin son gecesine kadar devam eder.Son gece düşmeyi kabul ederim ve mutlu olur genellikle.Fazlasıyla mutlu ve tatmin olmuş.Kazanan yoktur.ikimiz de zevk alırız bu oyundan.

28 Mayıs 2007 Pazartesi

buluşma...

yazmak kadar acı verici birşey olamaz sanıyorum.yazmak benim için çok acıtıcı.tıpkı bir kadının çocuğunu doğururken çektiği ıstırap gibi,çekilmez ama sonunda huzura kavuşturan gerekli bir acı şekli.yazmak, hayatı kaydetmek.yazmak,bir boşluğu doldurmak gibi.fotoğraf makinesinin yaptığı gibi görünene odaklanıp varoluşu kanıtlamak.
ben sadece bekliyordum.hiçbirşey yapmadan duyarsız tarafsız en çıplak en yalın halimle akıp giden gerçekliği izliyordum.adına gerçeklik dediğimiz akıp giden görüntü kümesi.oyun olup olmadığını anlayamayacak kadar bizi içine alan sanal bir oyun platformu belki de gerçeklik.ben bir oyuncuyum.görevim hikayeler anlatmak.anlattığım hikayeler kadar bonus kazanarak oyunu game over olmadan bitirmek en büyük dileğim.
hikayeler, hayali bir denizde saklı irili ufaklı balıklar şeklinde.tek yapmam gereken oltayı sallayıp olacakları beklemek.herzaman iki seçenek vardır bu oyunda.
oltayı salla ya da sallama.evet ya da hayır.kork ya da korkma.üzül ya da üzülme.dokun ya da dokunma.sev ya da nefret et.sıfır ya da bir.bir ya da sıfır.ne farkeder ki?sonuçta karar bir kişinin.seçim birine ait.ya tanrının seçimi ya da benim.o halde temel sorunumuz bu olmalı.ben kimim?benden içeri bir ben var mı?varsa o tanrı mı?
tanrım beni neden yalnız bıraktın?
gece onikiden sabah sekize sürecek mesaime başlamak için onbir gibi uyanmış,duşumu alıp sakallarımı kesmiştim.bir haftadır yıkamadığım gömleğimin ardından bir aydır yıkanmayan pantolonumu vücuduma giydirdikten sonra kıravatımı taktım.iki yıldır ayaklarımı taşıyan siyah kösele ayakkabılarımı bağladığımda işe başlamak için hazır hale gelmiştim.otelde gece mesaisi çok sessiz ve sakin olur.kendinizle başbaşa kalmak için ideal zamandır.istediğiniz şarkıyı dinleyebilirsiniz.isterseniz kitap okuyabilir isterseniz nette sörf yapabilirsiniz.restorandan istediğiniz şeyi içebilirsiniz gece boyu.çay,kahve,kola,fanta dilediğiniz kadar.
çalışmaya başlayalı kırk dakika kadar olmuştu.cat power'dan good woman çalıyordu.ve ben hiç tanımadığım birinin günlüğünü kurcalarken kapı açılıp içeri iyi giyinimli hoş bir kadın girmesiyle heyecana kapıldım.hamile olduğu anlaşılacak kadar karnı şişmiş kadın selam verip ikili deri koltuğa oturdu.oda istemeye yüzü yoktu besbelli.iki gecedir otelde kalıyordu.ilk gecenin parasını beraber geldiği adam ödemişti.bir iki saat birlikte olduktan sonra adam çekip gitmişti.ikinci gece tek başına kaldı.sabahında oda parasını ödeyemediğinden ıvır zıvırın dolu olduğu poşetlere el konulmuştu resepsiyonda çalışan diğer arkadaşım tarafından.
kadını umursamaz bir tavır içerisindeydim.gelirse oda parası almadan oda vermemeyi düşünüyordum.nilgün kadının adı ve 37 yaşında üstelik hamile.
gelmişti sonunda gidecek başka bir yer bulamamıştı.ya da oda parasını ödetebileceği herhangi birini.kadının poşetlerini kurcalamıştım işe başlar başlamaz.işe yarar değerli birşey yoktu.içinde karışık notlar bulunan günlüğe benzer küçük bir defter bulmuştum.merak edip okumaya başladım yazdıklarını.kocasından boşanmak üzereydi.onbir yaşında bir oğlu vardı.oğlunun fotoğraflarına baktım.kocasının oğluna şiddet uyguladığını söylüyordu.tanrıya inanmıyordu galiba.büyük hayalleri olan bir kadındı.oğlunun sünneti için düşün yazıyordu bir sayfada,davetiyeleri düşün,beşyıldızlı oteli düşün.oğlunu çok sevdiği besbelliydi.o iyi olacak,onun için herşeyi yapacağım,o çok önemli benim için diyordu yazdıklarında.
anal sex severim ve anal sex yaparım yazmıştı bir sayfada.bir insan neden böyle birşeyi defterine yazar ki?ben okuyup aklımı kaybedeyim diye mi?
kapıdan içeri girer girmez defteri aceleyle sakladım.koltuğa oturduğunda ona hissettirmeden defteri poşetlerinden birinin içine attım.o oturuyordu ve ben oturuyordum.ortamın sessizliğini bozmak için cat stevens'tan wild world çaldım.
-birşeyler içmek ister misiniz?nescafe falan.
-teşekkür ederim,zahmet olmazsa lütfen.
-süt var mı bilmiyorum.bir bakayım.
restorana gidip bir fincan kahve hazırladım.bir miktar süt ekleyip kadına götürdüm.teşekkür edip kahveyi içmeye başladı.
yine sessizlik.
uzun bir sessizlik sonunda kadın oda olup olmadığını sordu.evet,dedim dün akşam kaldığınız oda müsait hala.para konusundan bahsetmedim,bahsedemedim.oda ücretini cebimden ödemeyi göze alarak anahtarı uzattım.iyi geceler,iyi uykular.
-ben poşetlerimi alabilir miyim?yarın yine teslim ederim.
-elbette. buyrun eşyalarınızı alabilirsiniz.
-kaçıncı kattaydı acaba oda?
-beşinci kat hanfendi.
sonra gitti.lobinin ışıklarını iyice azaltarak onun az önce oturduğu siyah deri koltuğa uzandım.onu aklımdan çıkaramıyordum.bir hikayenin içine ya girersiniz ya da dışarıdan izlersiniz.seçmek zordur. maceraya atılmak bazen tehlikeli olur bazen heyecan verici.çoğu zaman ıstırap kaynağı ya da mutlu son.gözlerimi kapatıp sabahı beklemeye başladım bir kedi yanıbaşımda belirene kadar.

26 Mayıs 2007 Cumartesi


yetersiz boşluk

Rolling Stones,i love ladies ile gecenin tuhaf gelen sesi huzurlarınızda olmanın mutluluğunu hissettiriyor sadece.bekliyorum.kafam karışık,uzun bir noktalama işareti sonrası otelin resepsiyonunda hafif kafam güzel olmakla birlikte amerikan malı kolayı yudumluyor aynı zamanda bilgisayardan çalmaya başladığım parçaları dinliyordum.ayak sesleri duydum.restoran şefi selimin ağır ayak sesleriydi bunlar.
selim koca göbeğini sallayarak resepsiyona yaklaştı.dedi ki:
-bir sigara versene hoca.
-sarma sigara var.param kalmadı, sigara alamıyorum.bütün paramı dijital kameraya ödedim biliyorsun.istersen sarayım birtane.
-yok sağol,dedi gece gece ağır gelir.beş0sekiz nolu odanın anahtarını resepsiyon deskinin üzerine bıraktı.
-nasıl yukarısı?faaliyet var mı?diye sordum.
-adam bir posta attı sanırsam.zaten çocukların gürültüsünden pek bir şey duyamadım.
-şu bulgar piçleri di mi?lanet olası hayvanlar bu kadar da gürültü yapılmaz ki.

iki gün önce gelen bulgar öğrenci grubu otelin bütün huzurunu kaçırmıştı.geceleri uyku nedir bilmiyorlardı.sabahlara kadar odalarında şişelerce alkol tüketip sohbet ediyor çıkardıkları hayvani sesler yüzünden diğer masum müşterilerin uykularına tecavüz ediyorlardı.laftan anlamayan dil bilmeyen serserilerdi.sanırım iyi paraları vardı.herbirinin elinde bir şişe jack daniels vardı.bu çocukları hiç sevmemiştim.huzurumu kaçırıyorlardı.tam çalışma saatlerimin yerini değiştirmiş geceye geçmişken.sorunsuz bir şekilde gece onikiden sabah sekize müzik dinleyip internette sörf yapmanın vereceği mutluluğun bedenine verilecek en küçük hasar beni ciddi ölçüde delirtir.
kontrolümü kaybedebilirim.
kavga etmek istiyorum.
evet lanet olası bir çocuğun kafasına vurmak istiyorum.
biri bunları sustursun.

otelin en uyuz müşterisi.yalnız başına kalan tuhaf bir adam.ingilizce bilmiyor.tek kelimesini anlamadığım salak lisanıyla bişeyler mırıldanıp duruyor.bulgarların yaptığı gürültüden uyuyamadığını anlatmaya çalıştığını anlıyorum.o kadar da salak değilim.
-amcacım elimden bir şey gelmiyor.çok kalabalıklar.görüyorsun laftan da anlamıyorlar.sus diyorum,susuyorlar.ben gittikten hemen sonra gürültüye başlıyorlar.sürekli başlarında bekleyemem.lanet olsun seni anlıyorum.tatile gelmişsin huzurlu bir uyku uyumayı arzulamak senin de hakkın elbet.
söylediklerimden hiçbir bok anlamadı çünkü türkçe konuşuyordum .ortak bir dilde buluşamadığımız için anlaşamıyorduk.her avrupalının ingilizce bilmesi gerektiğini düşünüyordum ve bu salak herif hollandada yaşayıp ingilizce öğrenmeden ülkemizi ziyaret ediyor üstelik benim çalıştığım otelde tatilini geçiriyor,bununla birlikte çaresizliğimi görüyor ama anlama yetisi olmadığından boş gözlerle bana bakıyordu gözlüklerinin arkasından.

huzursuz biri olduğumu belirtmediysem daha önce,
tekrar belirtiyorum.rahatsız edilirsem rahatsız ederim.yılanın deliğine bacağınızı sokmazsanız sizi ısırmaz.
yukarıdan bir çığlık daha geldi.otelin her noktasında duyulmuş olmalıydı.bunu takiben otelin dış kapısından shakira özentisi iki bulgar kız ile bir erkek adam salonumuza teşrif ettiler.saldırıya geçmeliydim.kameramı elime alarak kızlara yaklaştım ve aynen şöyle dedim:
-fotoğraflarınızı çekebilirmiyim?gerçekten muhteşem görünüyorsunuz ve bu güzellikleri kaydetmek için can atıyorum.
sevinerek kabul ettiler.erkek arkadaşlarının bu hareketimden rahatsız olmasını umuyordum.kızların fotoğraflarını çekmeye çalışırken gözüm bir yanda kollarını kavuşturmuş bekleyen bulgar irisi herifin yüz mimiklerindeydi.
hadi dostum birşeyler söyle.öfkeni özgür bırak ki kavga edelim seninle.
bana bir şans ver.
hemen uzanıp kavrayabileceğim kadar bana yakın duran ama senin göremediğin plastik jop ile sana saldırmam için bana bir sebep göster.
yapmadı.
hiçbirşey yapmadan işimi bitirmemi bakledi.fotoğrafları çektikten sonra kızlardan msn adreslerini istedim,fotoğraflarınızı göndermek için dedim.mail adreslerini yazarken bile pek fazla sinirlenmiş görünmüyordu.açık seçik kızlara asılmama rağmen öylece duruyordu.ne biçim erkeksin lan?ne biçim adamsın!..
kızlar kıçlarını şaklata şaklata asansöre doğru yürüdüler,yanlarındaki yarma kapıyı açtı nazikçe.kızlar son bir kez bana döndüler,gülümseyerek ve de el sallayarak iyi geceler dilediler.iyi geceler,evet.iyi geceler tatlı uykular hepimize.

kameradaki fotoğrafları bilgisayara yükledim saat dört otuz falandı.bir sigara daha sardım.üçüncü kola bardağının dibinde bir yudumluk mutluluk kalmıştı.mach schau çalıyordu bilgisayarımdaki medya oynatıcısında.john mcisaac kısa süre önce hayatını kaybederek bizi o güzel sesinden mahrum bırakmıştı,grubun vokalisti ve aynı zamanda şarkı sözlerini yazan kişiydi.bir kısım insan onun ölümüne çok üzüldü.grup elemanları yani geride kalanlar elbette daha fazla üzüldü ve onu tanıyıp seven az sayıdaki hayranları kalplerinde bir sızı hissettiler.beş yıl daha ömrü olsaydı daha fazla insanın üzüleceğini düşündüler.grupla birlikte iki demo kaydetmişti john mcisaac.iki süper demo albüm.bu karmaşalığın bu keşmekeşin içerisinde sınırlarının ötesine geçme fırsatını elde edememişti mach schau.pete doherty ölseydi ana haber bültenlerine bile çıkardı kesinlikle.belki de bayraklarımızı yarıya indirirdik kimbilir.
-genç rock yıldızı pete doherty evinde ölü bulundu.şarkıcının başı, daha önce birçok kez uyuşturucu bulundurmak ve kullanmaktan dolayı polisle derde girmişti.

bekliyorduk ölümleri ve elimizden başka birşey gelmiyordu.çaresizce güneşin batışını izliyor,tepeden denize bakıp kafaları çekiyorduk.yalnız ya da değil farketmez ki... içimizde hissettiğimiz yetersiz boşluk olduğu sürece hep korunmasız olacağız,
hep ölümlü olacağız,
hep tövbekar olacağız,
hep düşüneceğiz,
hep yalvaracağız.
lütfen biraz daha yaşam.